top of page

GÜL

GÜL, çiçeklerin en sevilenidir, diyebiliriz. Renk, koku ve biçiminin güzelliğiyle bütün dünyada tanınmıştır. Binlerce çeşidi olan gül çiçek uzmanları tarafından iki ana bölüme ayrılır. Birincileri yılda bir defa, çoğunlukla ilkbaharın başlarında açar. İkinci çeşit güller bir yılda birkaç defa açar. Bunlara "yediveren gülü" denir.

Bunlardan başka güllerin kokulu ve kokusuzları; az veya çok katmerlileri; tırmanıcıları, ağaç ve çalı biçiminde yetişenleri vardır. Başka bir gül çeşidi de sürünücüdür. Yabani güllerin de dik veya tırmanıcı çeşitleri vardır. Çok dikenli olan bu güller katmersizdir. Bahçelerde yetiştirilen güller daha çok yabani güllerin aşılanmasıyla elde edilir. Bunlar daha az dikenli olur, hattâ dikensiz çeşitleri de vardır.

Gül hemen hemen dünyanın her yanında yetişirse de en çok ılık iklimi sever. Gülün çok çeşitli toprakta, çeşitli sıcaklıktaki bölgelerde yetişebilmesi, ayrıca, yetiştirme şartlarına, emeklerine karşı nankörlük etmemesi binleri aşan gül çeşidinin meydana gelmesine yol açmıştır. Ancak, botanik bilginleri bunların hepsini türlere ayırmanın doğru olmadığı düşüncesindedirler. Bu bakımdan, gül türlerinin sayısı 30'la 250 arasında değişir. öte yandan, birçok gül çeşidi, daha iyilerinin yetiştirilmesi sonucu olarak kaybolup gitmektedir.

Güllerin Rengi ve Kokusu Güllerin rengi ve kokusu çeşidine göre değişir. Birçoklarının tam gül kokusunu vermesine karşılık kimisi de kokusuzdur. Kokulu güllerdeki kokunun azlığı, çokluğu da her gül cinsinde aynı değildir. Anayurdu Çin olan bir çeşit gülün küçük beyaz çiçekleri menekşe gibi kokar.

Gül renkleri de son derece değişiktir. Birçok gül çeşidinin rengi sabit değildir. Işığın, havanın, toprağın nem derecesinin, iklimin güllerin rengine etkisi vardır. Bir iki saat içinde gözle görülecek derecede rengini değiştiren güller vardır. Ayrıca, "siyah gül" diye bilinen çeşit de asla siyah değildir. Bunlar ya koyu kırmızı, ya koyu kahverengi, ya da koyu eflâtundur.

Gülün Yetiştirilmesi Gül, killi-silisli topraklarda iyi yetişir. Bol ışık ister. Birçok güller "göz" aşısıyla çoğaltılır. Bu usulde çoğaltılmak istenen gülün bir gözü alınarak yabani güle aşılanır. Yetiştirilmek istenen yeni cinsler tohumdan elde edilir. Şüphesiz, bu çok-güç bir iştir; çünkü ancak en iyi cins güller tohum verir. Bu tohumların da hepsi işe yarar durumda olmaz.

Gül dikilecek yer, suyu iyi süzdürmelidir. Güller ıslak yeri sevmez. Gül dikmeden önce, dikilecek yer iki hafta önceden 60 sm. derinliğinde bellenmeli, çürümüş gübreyle gübrelenmelidir. Gül köklerinin taze gübreye dokunmasına meydan verilmemelidir.

Dikme mevsimi gülün cinsine, bulunduğu yere göre değişir. Bununla beraber, ilkbaharda dikim yapmak genel bir kaidedir. Dayanıklı gül çeşitleri sonbaharda da dikilebilir. Dikilecek güllerin köklerinin kurumasına meydan verilmemeli, gerekirse ıslak örtülere sarmalıdır.

Gülün dikileceği çukur, köklerin dimdik durmasını sağlayacak derecede derin olmalı, dikerken köklerin yan gelmemesine dikkat etmelidir. Ayrıca, güllerin başka ağaçların yanında bulunmaması, fazla rüzgârdan korunması gerekir. İyi gül yetiştirmek için, hele kurak mevsimlerde, sulamaya çok önem vermek, sularken toprağı hiç olmazsa 15-20 sm. derinliğe kadar ıslatmak ister.

Gül yetiştirmede budamanın da büyük önemi vardır. Budamanın güller üzerindeki etkisi cinsten cinse değişir. Genel olarak, ilkbaharda ölü, zayıf dalları kesmeli, kuvvetli dalların da tepelerini belirli bir yükseklikte keserek ağaca güzel bir görünüş vermelidir. Yılda bir defa açan tırmanıcı güllerin budanması çiçek açtıktan hemen sonra yapılır. üstelik, bunların geçmeye başlayan çiçekleri koparılıp temizlenmelidir. Böylece, kalan çiçeklerin kuvvetli olması sağlanır.

Güllerin çeşitli hastalığı vardır. Bunların başında mantarlardan doğan hastalıklar gelir. Hemen hemen gülün yetiştiği her yerde boz-beyaz bir mantara rastlanır. Bu, pudra gibi, yaprakları, gövdeyi sarar. Bakır ve kükürt eriyiklerini ya püskürtmek, ya da toz halinde serpmekle önlenebilir.

Gül biti de her yerde görülen bir asalaktır. Bitkinin yapraklarına dadanır. Bunları önlemenin çaresi nikotin eriyiği veya başka böcek öldürücü ilâçlar püskürtmektir. Güllere dadanan çeşitli tırtıllar, daha başka böcekler için DDT kullanılır.

Gülyağı ve Gülyağcılık

Gülyağı, gülün özel kokusunu meydana getiren bileşiktir. Saf halde kirli sarı renkte olan, 30 de hafif hafif kaynayan bir sıvıdır.

Gülyağı taze çiçekten elde edilir. Çiçekler tamamen açılınca toplanır. Topraktan yapılmış, "karni" denilen özel kaplar içinde, 75 kg. su içine 1 kg. gül yaprağı konarak kaynatılır. Burada elde edilen gülsuyudur. Gülyağı, bu gülsuyunun özel şekilde damıtılmasıyla elde edilir. Bir ton gülden ancak 300 gr. gülyağı çıkar.

Gülyağcılığın ilk defa İran'da başladığı bilinmektedir. Gülsuyunu Batı'ya İslâmlar tanıtmıştır. Gülyağı da XVII. yüzyılda Türkler tarafından Batı'ya götürülmüştür. Bugün gülyağcılıkta başta gelen Bulgaristan'daki gülyağcılık dedelerimizin bıraktığı bir yadigârdır. Yurdumuzda da, bilhassa Isparta, Burdur dolaylarında, bol miktarda gülyağı çıkarılır, dış ülkelere satılır. Tunus, Hindistan, Fransa da gülyağcılıkta başta gelen memleketlerdir.

Gülgiller. — Bitkiler âleminin en önemli familyalarından biridir. Bu bitki familyasında 2.000 cins ağaç ve çalı vardır. Gülgillere giren bitkilerin en önemlileri, bu familyaya adını veren gülden başka elma, armut, kayısı, şeftali, kiraz, eriktir. Birçok süs bitkileri de gülgillerdendir.

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • YouTube Social  Icon
  • Pinterest Social Icon
  • Instagram Social Icon
bottom of page